Cinsellik 4 Korunma yöntemleri hakkında yanlış bilinenler

"Gerçek bir birleşme olmaksızın da gebe kalmak mümkündür."

Doğum kontrol hapları

Kilo aldırır: Doğum kontrol haplarının içinde bulunan progesteron türevi maddeler vücutta su tutulmasına neden olabilirler. Bu etki kişiden kişiye değişmekle beraber, biriken madde "su" olduğundan, kalıcı bir kilo değişikliği yapması beklenen bir yan etki değildir. Yine haplar beyinde açlık merkezine etki ederek iştah artışına neden olabilirler. Bu etki de kişiden kişiye değişmekle beraber günümüzde kullanılan düşük dozlu (yani 35 mikrogram ve daha düşük miktarlarda östrojen içeren) hapların anlamlı bir iştah artışına ve buna bağlı olarak gıda alımının artması sonucu kilo artışına neden olmaları beklenmez. 

Eğer haplardan kaçınmanızın tek nedeni kilo almaktan korkmanız ise doktorunuza bu durumu bildiriniz. Belki de bu durumda en iyi çözüm hapları 4 ay boyunca kullanmak ve 4. ay sonunda sonucu değerlendirmektir. Bu süre sonunda hapların sizde kilo aldırıcı etkisi olup olmadığı ortaya çıkacaktır. Sonuca göre haplara devam edebilir ya da diğer yöntemlere geçiş yapabilirsiniz.

Tüylenme yapar: günümüzde kullanılan doğum kontrol haplarının içeriğinde yeralan progesteron türevli ilaçların testosteron benzeri etki yapması muhtemel olmakla beraber, hapların yapımında en az testosteron etkisi bulunan progesteron türevi ilaçlar kullanılır. Bu yüzden günümüzde kullanılan hapların bu etkiyi yapması beklenmez. Aksine tüylenme tedavisinde doğum kontrol hapları birinci basamak tedavi olarak uzun zamandan beri kullanılmaktadırlar.

Kısırlığa neden olur: haplar bırakıldıktan sonra hapların sağladığı hormon seviyeleri kısa zamanda azalır ve günler içinde hap almadan önceki seviyelerine geri döner. Hapların kalıcı hormon bozukluğu yaptıklarına dair hiçbir bilimsel veri yoktur ve teorik olarak da mümkün görünmemektedir. Kişisel farklılıklara bağlı olarak yumurtlamanın (yani gebe kalabilirliğin) geri dönüşü bir- iki ay gecikebilir, bu süreden daha fazla bir gecikme çok çok ender görülen bir durumdur.

Kanser yapar: elimizdeki veriler 5 yıl ve daha uzun süreli kullanımda doğum kontrol haplarının endometrium (rahim) ve over (yumurtalık) kanserinin kişide hap kullanmadan önce varolan ortaya çıkma riskini belirgin bir şekilde azalttığını göstermektedir. Meme kanseri konusunda veriler çelişmekle beraber, haplar muhtemelen bu kanser türünü de azaltmaktadırlar. Serviks (rahimağzı) kanserine hapların bir etkisi olmasının beklenmemesiyle beraber, hap kullanan kadınlarda rahimağzı kanserlerinin öncüleri daha sık yakalanmaktadır. Bunun anlamı şudur: hap kullanan kadınlar jinekolojik muayeneler konusunda daha bilinçli olduklarından rutin jinekolojik muayenelere daha sık gitmekte ve hiçbir belirti vermeyebilen rahimağzı kanseri öncüsü lezyonlar papsmear incelemesiyle ortaya konabilmektedir.

Hergün aynı saatte alınmalıdır, unutulursa gebe kalınır: hapları almak için hatırlamanız gereken yanlızca şudur: günde bir kez ve günün aynı zaman diliminde (tercihinize göre sabah, öğlen ya da akşam). Yani bir günden diğerine üç dört saatlik bir farklılığın hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Birgün hap almayı unuttuğunuzda ertesi gün iki tane birden almalısınız ve bu durumda hapların koruyuculuğunda bir azalma olmaz.

Spiral

Koruyuculuğu düşüktür: spiral koruyuculuğu oldukça yüksek bir yöntemdir, ancak her yöntemde olduğu gibi spiralde de gebe kalma riski vardır. Sizin yakınlarınızdan veya arkadaşlarınızdan "spiralle gebe kaldı" diye nispeten sık duymanızın nedeni spiralin toplumda oldukça sık kullanılan bir yöntem olması ve insanlarda "hayret yaratan bu durumun" dilden dile hızlı bir şekilde aktarılmasıdır.

Doğurmamışlara takılamaz: diğer yöntemler gözden geçirildikten sonra etkili başka bir yöntem bulunamadığında daha önceden doğum yapmamış olanlara da spiral takılabilir.

Mutlaka adetliyken takılmalıdır: spiralin adetliyken takılmasının tercih edilme nedeni adet görmenin bir anlamda gebe olunmadığının bir göstergesi olarak kabul edilmesidir. Yine adet görme esnasında rahimağzı hafifçe açılmış olduğundan takılması da daha kolay olmaktadır. Kadının gebe olmadığından emin olunduğunda, spiral herhangi bir günde takılabilir.

Tüplerin bağlanması

Adetleri düzensizleştirir: bu konuda bazı çalışmalar yapılmış olup, çalışmaların büyük kısmında tüplerin bağlanması sonrasında adet düzensizliği sıklığında bir artış görülmemiştir. Bu yüzden de çalışmaların çoğunluğunun gösterdiği sonucu kabul etmek daha bilimsel gözükmektedir.

Kolaylıkla geriye döndürülebilir: tüpler bağlandıktan sonra geriye döndürmek için yapılan ameliyatların başarı şansı oldukça düşüktür.

Takvim yöntemi

Takvim metodu bir korunma yöntemi değildir. Takvim metodunda sadece çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara en uygun zaman gösterilir. Bu, gebe kalmak için en uygun zamandır, yani bu sistem tersine işletilerek diğer zamanlarda gebe kalınmaz diye bir şey yoktur. Bir kadın her zaman gebe kalabilir, adetliyken dahi, ama tabii ki gebe kalma şansı daha azalır. Takvim metoduna göre korunma yoktur, yapılamaz. Takvim metoduna göre cinsel ilişkiye girerek korunma sağladığınızı düşünürseniz yanılırsınız. Sadece ve sadece gebe kalma şansınız düşer. Peki sizin için ne fark eder; diyelim ki adetin bilmem kaçıncı günü gebe kalma rizikosu 100 kişide 2 (%2) olarak hesaplanmış. Bu iki kişiden biri siz olursanız, gebe kalmış olursunuz ve kürtaj olmak zorunda kalırsınız. Bu tip bir yanılgıyla her yıl yüzlerce kadın gebe kalıp kürtaj olmak zorunda kalıyor. İstenmeyen bir gebelikle karşılaşmamak için veya şüphe içinde yaşamamak için mutlaka uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmak zorundasınız.Ama bunuda kendi başınıza bir takım haplar veya yöntemler kullanıp uzun vadede kendinize zarar vererek değil(yanlış ve kendi başına alınıp kullanılan doğum kontrol haplarının veya uzman olmayan kişilerce takılan spirallerin kısırlık,kanser veya başka zararlı yan etkileri sıklıkla görülmektedir.)Bu yüzden bir kadın hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurarak size en uygun doğum kontrol yöntemini isteyiniz veya ilişkilerinizde prezervatif kullanınız.Bu sizi hem istenmeyen bir gebelikten hem de cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyacaktır.

Peki takvim methodu nedir;

Normal bir adet dönemi 28 gün olarak kabul edilirse (adet kanamasının başladığı ilk günden öteki adet kanamasının başladığı güne kadar geçen süre)

GÜNLER

1.,2.,3.,4.,5.,6.,7.,8.,9. ve 10.

(1. ve 10. günler arasa gebe
kalma şansı daha düşüktür )

11.,12.,13.,14.,15.,16.,17.,18.
Gebe kalma şansının en yüksek
olduğu zamanlardır.
14.gün 15.gün (yumurtanın ideal çatlama
ve döllenme zamanı olarak kabul edilir.

19.,20.,21.,22.,23.,24.,25. ,26.,27.ve 28.
( 19. ve 28. günler arasa gebe
kalma şansı daha düşüktür )

adet kanamasının başlamasıyla beraber ilk hafta ve kanamanın olacağı son hafta gebe kalmak için daha az ideal zamandır.Bakınız gebe kalmamak için demiyoruz,gebe kalmak için diyoruz !!!

Eğer şüpheli bir ilişki yaşamışsanız, ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde çeşitli korunma yöntemleri mevcuttur. Uygun korunma yöntemini bir hekime muayene olarak,hekiminizin sizin için o andaki durumunuza en uygun önereceği yöntemi uygulayarak sağlayabilirsiniz.

İnsan vücudu özellikle ,kadın vücudu çok karmaşık ve olağanüstü bir yapıya sahiptir.Kadınların bütün dengeleri doğurma ile ilgili olaylar üzerine kurulmuşur.Adet göre mensturasyon kanamsıda bunlardan biridir ve çok çok önemlidir.Daha net ve kısaca vücudun bir göstergesidir,yani adet düzeni bozukluğu bir uyarı bir sinyaldir.Bu çok çok basit bir nedende olabileceği gibi bazan çok kötü olayların bir öncüsü bir uyarısıda olabilmektedir.Adet düzeni hormonlarla ilgili bir düzendir,

Ve de dilediğiniz gibi hormon alıp kullanamazsınız(adet söktürücü,adet geciktirici veya doğum kontrol hapı gibi),bunun bedelini ne yazıkki çok çok ağır ödeyenler olmaktadır,yıllarca düzeltilemeyen adet düzenleri,kısır kalma ,kanser olmak gibi.

Adetliyken gebe kalınmaz: doğurganlık çağında olan kadın, teorik olarak siklusun her gününde gebe kalabilir. Kadının en fertil (gebeliğe en elverişli) günleri yumurtlamanın olduğu gün ve bundan önceki üç gündür. Spermler üç gün boyunca genital kanalda bekleyebilir ve yumurtlama sonrası ilk 12-24 saatte döllenmesi gereken yumurta hücresine ulaşıp onu dölleyerek gebeliği başlatabilirler. Ancak spermlerin üç günden daha fazla, 7 güne kadar yaşayabileceği bilinmektedir. Bu durumda örnek olarak adetliyken girilen bir ilişkide genital kanala giren spermler, siklusları kısa olan (yani yumurtlaması siklusun 14. gününden önce olan ve böylece siklusları 28 günden kısa süren) bir kadında veya siklusları 28 gün olan ama yanlızca o aya özgü olarak tesadüfen daha kısa sürmüş bir kadında oositi bulup gebeliği başlatabilirler. Takvim yönteminin nispeten başarısız bir yöntem olmasının nedeni de budur. Kadında ne zaman yumurtlama olacağı %100 doğrulukla tahmin edilememektedir.


Dışa boşalma: Bu yöntemi kullanırken sıklıkla yapılan hata, spermlerin yanlızca ejakülasyon sıvısında (yani meni sıvısında) bulunduğunun sanılmasıdır. Halbuki erkeğin prostatından ve diğer bazı genital salgı bezlerinden salgılanan ve ejakülasyon öncesi dönemde penisten dışarı salınan az miktardaki şeffaf ve kaygan sıvıda da spermler az miktarda da olsa bulunmaktadırlar. Bazı durumlarda bu az sayıda spermler bile gebeliği başlatmak için yeterli olabilmektedir.

Gerçek birleşme olmadan gebe kalınmaz: gerçek bir birleşme olmaksızın da gebe kalmak mümkündür. Bu oldukça düşük bir ihtimal olmasına karşın, özellikle vajinanın giriş kısmına yakın olan boşalmada, spermler ejakulasyon esnasında penisten belli bir hızla dışarı atıldıklarından bir kısmının vajinaya girmesi ve buradan genital kanalın içine doğru ilerleyerek gebeliği başlatması mümkündür

Kondom (Prezervatif) kullanımı

Kondom (Prezervatif) kullanımının püf noktaları ve "kondom kazaları"

Kondom (prezervatif, kaput) gebelikten korunmada yüzyıllardan beri kullanılan bir yöntemdir. Tarihte bilinen ilk kondom, yılan derisinden üretilmiştir. Daha sonraları keten, koyun derisi, hayvan barsağı gibi maddelerden üretilmiş olan kondomlar günümüzde lateks adı verilen maddelerden üretilmekte ve özellikle nonoksinol-9 adı verilen spermisit maddenin eklenmesiyle, usulüne uygun kullanmak şartıyla, güvenilirliği kabul edilebilir sınırlara gelmektedir.

Kondom, ejakülasyon (boşalma) esnasında spermi içinde hapseder ve sperm hücrelerinin kadın genital sistemine ulaşmasını engeller. 

Kondomun koruyuculuk oranı ön planda uygulama şekline, ikinci planda kondomun kalitesine bağlıdır. Bu nedenle kondom kullanımı her ne kadar basit gibi görünse de her çift aşağıdaki noktaları mutlaka dikkate almalıdır:

Her ilişki esnasında yeni bir kondom kullanılmalı ve orgazm sonrası çıkarıldıktan sonra penis başında az miktarda da olsa sperm bulunabileceğinden penis kadının genital sisteminden uzak tutulmalıdır. 

Kondomun seçimi çok önemlidir. Üzerinde üretim tarihi ve son kullanma tarihi bulunan ve spermisit içeren kondomlar tercih edilmelidir. 

Kondom yanlızca "tehlikeli" günlerde uygulandığında koruyuculuk oranı düşer. Bu yüzden kadın siklusun hangi döneminde bulunursa bulunsun mutlaka her ilişkide kullanılmalıdır.

En sık yapılan hatalı uygulamalardan biri de cinsel ilişkiye kondomsuz başlanması ve hemen orgazm öncesi dönemde takılmasıdır. Bu durum istenmeyen gebeliklerin oluşmasına neden olabilir. Zira ejakulasyon olmasa bile erkekte uyarılma döneminde salgılanan sıvılarda az miktarda da olsa sperm hücreleri bulunmaktadır. 

Cinsel ilişkiye geçmeden hemen önce erkek cinsel organına uygun bir şekilde takılmalıdır. Her kondom tek kullanımlıktır. 

Kadında ya da erkekte lateks ve/veya kondomun içerdiği spermisit ajanlara karşı aşırı duyarlılık olması durumunda kullanılmamalıdır. 

Kondomun ne gibi avantajları vardır?

Kondom kullanımının en büyük avantajı düzensiz cinsel yaşamı olan çiftler için en uygun korunma yöntemi olmasıdır. Ulaşılması kolaydır ve ucuzdur. 

Gebelikten koruması dışında AIDS, Hepatit B ve C virüsü ve HPV (genital siğil) dahil tüm mikrobiyolojik etkenlerin cinsel ilişkide çiftin birinden diğerine bulaşmasını engeller. Bu özellik diğer korunma yöntemlerinin hiç birinde bulunmayan bir özelliktir. Ancak yukarıda sayılan enfeksiyon hastalıkların yanlızca genital temasla bulaşmadığı unutulmamalıdır (Hepatit B'nin öpüşmeyle bulaşması, HPV'nin prezervatifin kapamadığı bölgenin enfekte bölgeye temasla bulaşması gibi).

Kondom, kadında antisperm (sperme karşı) antikorlarının oluşmasını önleyebilir. Bu özellik kadında eşinin spermlerine karşı antikor oluşumuna bağlı infertilite tedavisinde yararlı olabilir.

Kondom kullanımının riskleri varmıdır?

Uzun süreli kondom kullanımının çiftlerde psikolojik kökenli cinsel işlev bozuklukları yaratabileceği söylenmesine karşın bu duruma ender rastlanır. 

Ender görülmesine karşın lateks allerjisi ciddi bölgesel belirtilere neden olabilmektedir.

"Kondom kazaları..."

Kondomun yırtılması:

Uygun kullanımda çok ender görülür. Kondom yırtıldığında, özellikle nonoksinol-9 içermeyen kondom kullanımında gebelik riski ve cinsel yolla bulaşan hastalık etkenlerine maruz kalma riski kondom kullanmamış olanlardaki kadar yüksektir. Acil kontrasepsiyon uygulanması ve gerekirse enfeksiyondan korunmak için tedavi görülmesi amacıyla doktora başvurulması önerilir. 

Kondomun çıkartırken vajinada kalması: 

Bu durumda kadın ya da erkek dikkatli bir şekilde işaret ve orta parmaklarını vajinaya yavaşça sokup kondomu bulunduğu yerden çıkarmalıdır. Kondomun yırtılması esnasında ortaya çıkan riskler burada da geçerlidir. 

Gebelik oluşumu:

Kondomun gebelikten korumada çok etkili bir yöntem olduğu söylenemez. Bu nedenle kondom kullanımıyla korunan çift, bir haftalık bir adet gecikmesinden itibaren ve/veya gebeliğe bağlı belirtiler oluştuğunda tanı amacıyla mutlaka en kısa zamanda gebelik testi yaptırmalı, ya da en ideali doktoruna başvurmalıdır.