Kadın cinsel hormonu belli bir yaştan sonra sıfıra iniyor ve menopoz denilen
bu durum ortaya çıkmaktadır. Erkekte de belli bir yaştan sonra hormon
seviyelerinde bir değişiklik söz konusudur. 45-50 yaşından itibaren erkeklik
hormonu olan testosteron yanında böbreküstü bezinden salgılanan aynı
yapıdaki hormonlar devamlı bir düşüş gösteriyorlar, ama hiç bir zaman bu
seviye, ileri yaşta bile, sıfır olmuyor.
'"Andropoz'"olarak da adlandırılan bu durum, cinsel fonksiyonun gerilemesi
yanında, cinsel arzu ve zihinsel fonksiyonlarda da düşmeye neden oluyor.
Ayrıca yorgunluk hali ve uyku problemleri duygusal değişiklikler,
iktidarsızlık, depresyon, cinsel güç azalması, osteoporoz, meni kalitesi ve
kaslarda olumsuz etkiler, yine erkeklik/androjen hormonlarının eksikliği,
vücut yapısı değişikliğine sebep olarak bilhassa karında 10-15 kg yağ
tutulmasına yol açıyor.
Ortalama yaşam süresi uzadığı için yaşlanmaya bağlı sorunların artacağı ve
andropoza bağlı problemlerin artması, geliştirilen tedavi yöntemleri dikkat
çekiyor.
Türkiye 'de 40 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 52'sinde cinsel
performansta ve istekte azalma olduğu, ancak doktor başvurusunun
azlığına bağlı bu rakamların gerçeğin oldukça altında kaldığı tahmin
edilmektedir.
Tüm bu bulguları özetlersek erkeklerde ilerleyen yaşa bağlı görülen fiziksel
ve zihinsel değişikliklerin, androjen hormonlarının azalmasıyla birlikte bir
klinik tabloya dönüşmesidir. Bu klinik tablo şu belirtileri içerir:
1. Seksüel fonksiyon ve istek azalması, özellikle sabah ereksiyonlarının
kalitesinde düşme,
2. Entelektüel kapasitede azalma, konsantrasyon kaybı, yorgunluk, kızgınlık
ve depresyon,
3. Kas kitlesinde ve gücünde belirgin azalma,
4. Kemik mineral yoğunluğunda azalma (osteoporoz),
5. Organ yağlanmasında artış.
Andropoz terimi yaygın kullanımına rağmen çok doğru bir tanımlama değildir.
Kadınlarda menopozla birlikte üreme özellikleri tamamen ve akut olarak
bitmesine karşın, erkeklerde üreme kapasitesi ilerleyen yaşa rağmen devam
edebilir. Bu bağlamda "yaşlanan erkeklerde androjen eksikliği 'andropoz'a
göre daha doğru bir tanımdır.
39- 70 yaşları arasındaki erkeklerde, serum serbest testosteron
seviyelerinin yılda yaklaşık %.1.2 oranında düştüğü gösterilmiştir.
65 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %25-50'sinde biyo-yararlanılabilir
testosteron düzeylerinde düşüş gerçekleşmekte ve androjen replasman (eksik
hormonun yerine dışarıdan yapay olanı verme) tedavisi gerektirecek
belirtiler ortaya çıkmaktadır. Elbette yaştan bağımsız olarak, genetik
bozukluklar, şişmanlık, çeşitli hormonal dengesizlikler (büyüme hormonu,
tiroid hormonları, insülin), alkol, stres ve kronik hastalıklar da kan
testosteron düzeylerinde düşmeye sebep olabilmektedir
Erkeklerde “40 Yaş Sendromu” Var Mıdır?
Erkekte fiziksel olarak "40 Yaş sendromu" diye bir şey söz konusu değildir.
Aksine 40 yaş erkeği cinsel, duygusal ve zihinsel açıdan en verimli çağını
yaşar. Bu nedenle 40 yaşına gelen erkeğin cinsel açıdan bitmiş olduğuna
ilişkin kanı son derece hatalıdır. Fiziksel ve zihinsel açıdan en sağlıklı
dönemini yaşayan erkek bu iki olumlu faktörün birleşimi sonucunda her konuda
kolay başarı sağlar. Öte yandan toplumdaki "40'ından sonra azanı teneşir
paklar" türünden yaklaşımlarla erkekliğinin bittiği ve artık yavaşlaması
gerektiği yönündeki ima ve baskılar tam tersi yönde kendini gerekli gereksiz
ispatlama çabalarına da dönüşebilir. Aşırı derecede cinsel istekle birleşen bu
baskılar sonucu 40 yaş civarında erkeğin cinsel arayışları daha da
yoğunlaşabilir. Bu yaşlarda fiziksel görüntüsüyle de çekiciliğinin zirvesinde
olan erkeğin performans kaygısına kapılmadan hayatının bu altın döneminin
tadını çıkarması mümkündür.
40'lı yaşlarda zirvede olan erkekler 50'li yaşlara geldiklerinde biyolojik
saatleri alarm vermeye başlar.
Kalp, şeker, yüksek tansiyon gibi bir çok sistemik hastalık bu dönemin henüz
başlarındayken sinyallerini vermeye başlar. Bununla birlikte 50'sinden sonra
erkeklerin sperm sayısında belirgin bir azalma olur ancak bu, çocuk sahibi
olamayacaklarını göstermez. Menopoz dönemiyle birlikte doğurganlıkları
sonlanan kadınların aksine birçok erkek hayatının sonuna kadar baba olma
şansını kaybetmez. Burada söz konusu olan yaşla birlikte sperm sayısının
azalmasıdır. Yine bu dönemde kilo fazlalığı, kolesterol, iş ve özel yaşamdaki
problemlerle depresyon gibi olumsuzluklar da erkekte bu dönemde yaşam
kalitesinin düşmesine neden olan faktörlerdir.
Andropos Erkekte Kaç Yaşında Başlar?
Andropoz tam olarak 60'lı yaşlarda başlar. Bu yaşa kadar normal cinsel
aktivitesini sürdürebilen erkek bu dönemde sertleşme ya da sertleşmenin
sürdürülmesi konusunda zorluklar yaşamaya başlar. Bu sorunlara cinsel istekte
ve menide azalma da eşlik eder. Bu dönemde damar hastalıkları ve genel doku
yaşlanmaları da olduğu için bütün bunlar bir anlamda sadece testosteron
eksikliğine bağlanamaz, yüzde 90'ı yaşlanmanın doğal bir sonucudur. Buna
testosteron seviyesindeki azalmanın etkisi yalnızca yüzde 10 civarındadır.
Ancak yine de aktif bir biçimde cinsel hayatını devam ettirmek isteyen
erkekler için bugün modern tıp çeşitli çözümler sunmaktadır.
İlaçlar duruma göre bu konuda oldukça etkili çözümler sunabilir. Bütün
bunların yanı sıra erkeğin genel sağlık durumu bu dönemdeki cinsel
performansını etkiler. Sağlıklı ve mutlu bir erkekte bu tip şikayetlerin hiç
görülmeyebileceği unutulmamalıdır. Bir çok erkek iş yaşamının getirdiği
stresten uzaklaştığı, evlilik içi çatışmaların uzlaşmaya dönüştüğü bu dönemde
azalan cinsel performansa rağmen ciddi bir sağlık sorunu olmadığı takdirde en
huzurlu ve dingin yıllarını yaşayabilir.
Andropoz Erkekliği Bitirir Mi?
60'lı yaşlarda erkeklerin yaşadıkları bazı fiziksel ve ruhsal sorunlara yol
açan andropozun en çok konuşulan etkisi cinsel güçteki azalmadır.Andropoz
genelde erkeklerin pek adını ağızlarına almadıkları bir konu. Bunun başlıca
sebebi, andropozun erkeklerin korkulu rüyası olan cinsel güçte azalmaya yol
açması. Erkekler genel olarak fiziksel ve psikolojik sorunları ile ilgili özel
şeyler konuşmaktan hoşlanmazlar, çünkü çoğu zaman bir sorun yaşamalarının
zayıflık işareti olduğunu düşünürler. Andropozun özellikle konuşulmamasının
nedeni, erkeklerin cinsel gücünde gerçekleşen azalma olmasına rağmen, andropoz
sanıldığı gibi korkulacak bir durum değil, aslında hayatı yeniden keşfetmek
için büyük bir fırsat.
Andropozu, basit olarak 60 yaşından itibaren erkeklik hormonundaki azalmaya
bağlı olarak erkeklerin yaşadıkları fiziksel ve psikolojik bazı sorunlar
olarak tanımlayabiliriz. Genel olarak andropozun bilinen ve en çok konuşulan
etkisi cinsel güçteki azalmadır. Andropozun olumsuz etkisi sadece cinsel
güçteki azalma değildir, andropoz ayrıca fiziksel güçte kayıp, olumsuz duygu
durumu ve yaşam enerjisininde azalma gibi sorunlarada yol açar. Yaşlılığın
ortaya çıkarttığı bir takım sorunların yanı sıra andropoz daha çok ruhsal
açıdan kişinin kendisini güçsüz hissetmesi, depresif bir ruh hali içine
girmesinde de etkili olur ki; bu durum kişinin yaşlandıkça hayattan kopmasıyla
yakından ilgilidir. Hayatının merkezinde cinsel yaşamı olan, kendisini
penisinin varlığı ile bütünleştirmiş bir erkeğin yaşlanınca cinsel güç kaybına
uğradığını düşünmesi elbette çok normaldir. Andropoz hayata cinsellik
penceresinden bakan bir insan için tam bir felakettir aslında.
Yaşlılığın
Cinsel Fonksiyonlara Ve Cinsel Güce Etkisi Nedir?
Cinsellik yaşamın başından sonuna kadar insanın hayatını etkileyen, insanın
yaşamını renklendiren bir olgudur. İnsan, yaşamı boyunca farklı yaş
dönemlerinde cinselliği farklı farklı yaşar, bu son derece normal bir
durumdur. Tüm yaşamı boyunca cinselliği mekanik bir davranış olarak algılayan
bir erkeğin gençlik yıllarında yaşadığı cinselliği yaşlanınca aynı şekilde
yaşamak istemesi andropozun yarattığı fiziksel sorunların büyümesine ve
problemlerin artmasına yol açar. Eski günlere özlem duyarak, insanın
yaşlandığında yeni vücut yapısına uygun bir şekilde cinsellik yaşamak yerine,
cinselliği hayatından çıkarıp atması yanlış bir davranıştır. Seksiz bir yaşam
düşünmek, hele hele insanın hayatın insani yönlerine en çok ihtiyaç duyduğu
yaşlılık dönemlerinde cinselliği hayatından atmak istemesi yaşama küsmekten
başka bir şey değildir. Massachusetts Andropoz Araştırmaları olarak bilinen
çalışmalar, 60 yaş ve üzerindeki pek çok erkeğin cinsel arzuları olduğunu ve
cinsel açıdan aktif olduklarını ortaya çıkartmıştır.
Sonuçlar insanların yaşlandıkça, cinsel arzuların ve düşüncelerin sıklığı ile
cinsel içerikli rüyaların miktarının azaldığını gösterirken cinsel tatmin de
herhangi bir değişiklik olmadığını ortaya çıkartmıştır. Genelde erkekler
yaşlandıkça tam ereksiyona ulaşmak için daha çok zamana ve penislerinin
doğrudan uyarılmasına ihtiyaç duyarlar, ayrıca orgazm genç erkeklere göre
yaşlı erkeklerde daha zayıftır ve kısadır. Bu gibi fiziksel bazı düşüşler
nedeniyle, cinsel tatminin yaşlılıkla birlikte azaldığı düşünülsede, yaşlı
insanlar daha az cinsel ilişkiye girdikleri için bu bir algı yanılgısıdır, tam
tersine cinsel tatminin kalitesi yaşla birlikte bir miktar artar; çünkü yaş
cinsellik konusunda tecrübe kazanılmasını sağlar. Önemli olan yaşın getirdiği
değişiklikleri kabullenmek ve hayatı gerektiği gibi yaşamaktır. Andropoz
elbette erkeklerin cinsel gücünü olumsuz yönde etkiler, ancak bu olumsuzluğun
artmasına yol açan en önemli sebep insanların cinselliğe olan bakış
açılarıdır. Andropoz, erkekleri cinselliği olmayan bir varlık haline getirmez,
hele hele andropoz nedeniyle sekssiz yaşamaktan bahsetmek son derece
yanlıştır.
Andropoz Erkekte Cinsel Yaşamın Sonu Mu?
Erkeklik cinsellikle başlamadığı gibi cinsellikle de bitmez. Cinsellik yaşamın
her döneminde olması gerektiği kadar insanın hayatında olmalıdır. Gençlik
yıllarını erkek olmak için, erkekliğini ispatlamak için heba eden insanlar
yaşlandıklarında hayatlarını doyasıya yaşamak adına partnerleriyle
gönüllerince sevişmeyeceklerse, ne zaman hayatın tadına varabilirler ki?
Herkes kendince cinselliğini sonuna kadar yaşamalıdır, ister 60 yaşında olsun,
isterse 90.