RİZE YAYLALARI
Rize'deki yaylalar Kaçkar
sıradağları eteklerinde ve Çamlıhemşin, Hemşin ve İkizdere ilçelerinin
sınırları içerisinde yoğunlaşmaktadır. Rize'deki yaylalardan bazıları
şunlardır: Çağırankaya, Polovit, Elevit, Ovit, Amlakit, Hodeçur, Samisdal, Pokut, Çat,
Haçivanak, Karmik, Hemşin, Başyayla, Ortayayla, Erçenik, Avasor, Kaçkar,
Aşağı Kavran, Yukarı Kavran, Hazindak, Çiçekli, Çayimakçur, Sal, Varda, Göl
Yayla, Cimil, Hazende, Ambarlı, Çahperik, Kito, Karap, Kale, Gürmanuman,
Varoş, Çermeçk, Dahter, Anzer, Aşağı Faso, Yukarı Faso
Ayder
Yaylası
Rakım: 1350 mt
Ulaşım :Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinin 19 km. güney-doğusundadır. Yaylaya yaz
kış dolmuşlarla gidilebilir.
1.350 metre yüksekliktedir. Yeşile olan
hasretin giderilmesi ve dinlenme için ideal bir yerdir. Her yıl
geleneksel Ayder Şenlikleri'nin düzenlendiği yaylada; otel, motel ve
dinlenme tesisleri de mevcut olup ayrıca Ayder Kaplıcası da buradadır. Özellikler 350 m. yükseklikteki Ayder yaylası Karadeniz yaylalarının en bilinenidir. Her türlü alt yapı hizmeti tamamlanmış olan yayla kasaba görünümündedir. Zengin flora ve faunasının yanı sıra kaplıcası ile ünlenmiştir.50 C derce sıcaklıkta kaplıca suyu; romatizma, kadın hastalıkları ve mide rahatsızlıklarına şifa olmaktadır. Kaçkar dağlarına tırmanış güzergahında bulunan yayla çevresinde, çengel boynuzlu dağ keçisi, vaşak, ayı, kurt gibi yaban hayvanları yaşadığı ortamda izlenebilir. Her yıl Ayder şenlikleri düzenlenmektedir. Konaklama-yeme-içme Konaklama için pek çok otel ve pansiyon ve Lokanta bulunmaktadır. Yıl boyunca her türlü ihtiyaç, yayladan karşılanabilir. Kaçkar Dağları Milli Parkı 51.550 Hektar Alanı kapsamaktadır. Milli Parkın Büyük bir bölümü Rize İli Çamlıhemşin İlçesi ve bir kısmı da Artvin İli Yusufeli İlçesi sınırları dahilinde kalmaktadır. Kaçkar Dağları Milli Park sahasında 11 Köy ve 44 Yayla bulunmaktadır. Bu Köy ve Yaylara dolmuşlarla ile ulaşım Rize İli Pazar İlçesi ve Artvin İli Yusufeli İlçelerinden sağlanmaktadır. Ayder Yaylası'na ulaşmak için Rize'den çıkıp Artvin istikametine doğru devam ediyorsunuz, Çayeli'ni geçiyor, Ardeşen'e ulaşmadan Fırtına Vadisi boyunca güneye doğru yönelip tırmanmaya başlıyoruz. Milli park statüsündeki Fırtına Vadisi Dünya'nın öncelikli korunması gereken 200 ekolojik bölgesinden birisi. Fırtına deresi bir zamanlar baraj yapımı ile gündeme gelmişti. Fakat doğal yapının bozulmasına neden olacağı için uzun bir yargı sürecinden sonra proje iptal edildi. Dereyi solumuza alıp ağır ağır yolda ilerlerken, yeşilin bin bir tonunu görünce bunun nedenini anlamakta zorlanmıyoruz. Fırtına Vadisinin gerçekten muhteşem bir doğası var. İnsanı kendinden geçirecek bir güzelliğe sahip. Dar ve derin bir vadi içinde akan bir dere, her yandan ona ulaşan küçük su kaynakları, bin bir çeşit ağaç ve rengarenk çiçeklerden oluşan manzara. Zaman zaman bu dere üzerine kurulmuş kemer köprülere ve yamaçlardan dökülen küçük şelalelere rastlanıyor. Tepelerin yamaçlarında Karadeniz'e özgü değişik mimari tarzda evleri ve ilkel görünümlü teleferikleri unutmamak lazım. Karadeniz kıyısıyla Ayder arasındaki tek yerleşim yeri Çamlıhemşin. Çamlıhemşin yolu gayet bakımlı. İlçe ortasından akan derenin iki kenarındaki dik yamaçlara kurulmuş. Ahşap ve eski evler ile kadınların yöresel kıyafetleri hemen dikkatimizi çekiyor. Çamlıhemşin Rize arası toplam 35 km iken ilçenin güney-doğusunda yer alan Ayder 19 km'dir. Çamlıhemşin'i arkamıza alıp yola devam edince 20 dakika kadar sonra Ayder Yaylasına ulaştık. 1 358 m. yükseklikteki Ayder yaylası Karadeniz yaylalarının en meşhurlarından biridir. Bu yayla Milli Park Sahası içinde olmakla birlikte Turizm Merkezi ve Belediye Mücavir alam kapsamındadır. Yeni gelişmekte olan bir yerleşim birimidir. Bu yaylada yaklaşık küçük büyük 25 adet otel ve pansiyon bulunmaktadır. Bunların çoğunluğu aile işletmeciliği şeklinde çalışmaktadır. Alt yapı hizmeti tamamlanmış olan yayla daha çok bir kasabayı hatırlatmaktadır. Ayder'in en bilinen ve en meşhur görüntüsü yamaçtaki çimenlikler arasında yer alan ahşap ve eski evler. Ayder'de bulunmak bile kendinizi iyi hissetmenizi sağladı. İlk yaptığımız iş çeşmeden akan buz gibi sudan içmek oldu. Yaylanın her tarafından mutlaka bir pınar yada çeşmeye rastlamak mümkün. Galiba Türkiye'ye su zengini diyenler Ayder Yaylasını ziyaret etmişler. Doğayla bütünleşmiş yayla evlerine, oteller ve pansiyonlar eşlik ediyor. Bir de kamp yapmak için burada olanların çadırları ve karavanları. Ayder'de beton bina yapmak yasak, yapılacak binalar mutlaka ahşap olmalı. Yayla bölgenin diğer kesimlerine göre kalabalık. Ağırlıklı olarak turistler var, dünyanın her yerinden insana rastlayabiliyorsunuz. Tabii, en başta da, ellerinde fotoğraf makineleriyle Japonlara. Ayder'i şifa yaylası olarak tanımlanmasını sağlayan özellikleri; Havası ve suyu Kaplıcası (Yandaki resim) Balı'dır. Ayder Yaylası'nın havasının astım hastalığına iyi geldiği söyleniyor. Ayder Yaylasında ülkemizin sayılı kaplıcalarından olan Ayder Kaplıcası bulunmaktadır. Kaplıca olarak ise büyük bir tesis var ve gün boyu ziyaretçi akınına uğruyor. 260 metre derinlikten çıkan, 50 derecelik kaplıca sularının başta romatizma, kireçlenme olmak üzere pek çok hastalığa iyi geldiğini biliniyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, kaplıca sularının romatizmal eklem hastalıkları,sinir, sindirim, dolaşım sistemi hastalıklarıyla idrar yolları ve üreme organı hastalıklarına iyi geldiğini belirtiliyor. Kaplıca suları ayrıca, egzama ve sedef, ergenlik sivilceleri gibi cilt hastalıklarının tedavisinde de kullanılıyor.Kaplıca sularından fayda görmek için havuza girmek, özel banyo almak ya da içmek mümkün. Tabii ki, kaplıcaya girmeyi sakıncalı kılacak durumlar da var. Örneğin kanamalı rahatsızlıklar, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıkları başta geliyor. Bu nedenle kaplıcaya girmeden önce mutlaka uzman bir doktora danışmak şart. Ayder Yaylası'nda, orman gülünden (Rhodedendron) elde bal turistik eşya satan küçüklü büyüklü dükkan ve tezgahlar dikkat çekiyor. Bal satıcıları bunu şifalı bal olarak sunuyorlar. Ayder balının en önemli özelliği tamamen doğal olması. Ayder balını elde etmek için yöre halkı, tahta kovanları iplerle yüksek çam ağaçlarının tepesine çekiyor ve orada bırakıyorlar. Kafkas orman güllerinden polen alan arılar da işte, burada tamamen doğal ortamlarında meşhur Ayder balını yapıyorlar. Balı, ilk bakışta diğer ballardan ayıran özelliği rengi. Klasik bal renginden daha açık üstelik de berrak değil mum gibi bulanık bir rengi var. Bu balın balmumu, ağızda hemen eriyecek kadar yumuşak. Ayder Yaylası yerleşim alanı yakınında günübirlik kullanıma yönelik hizmet sunan düzenlenmiş saha mevcuttur. Milli park ayrıca doğa yürüyüş sporuna uygun topografyası ile dağcılık faaliyetlerine olanak sağlamaktadır. Ayder'e gelenlerin pek çoğu trekking yapmak için geliyor. Başta Fırtına Deresi ve Hemşin Deresi olmak üzere; bitki çeşitliliği ve zenginliği ile fauna çeşitliliğinin yoğunlaştığı bütün vadiler görülmeye değer niteliktedir. Ağaçların yüksekliği 30-40 metreye ulaşmaktadır. Dağ çayırları arasında çok sayıda kır çiçekleri ve frambuazlar bulunmaktadır. Fauna açısından da zengin olan Kaçkar Dağlarında çengel boynuzlu dağ keçisi, kurt, ayı, domuz, tilki, vaşak, geyik, sansar, çakal, kuşlardan sülün, kartal, doğan, atmaca, şahin, yaban tavuğu vb. yaban hayvanları bulunmaktadır. Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında Karadeniz'den ayrılarak Hemşin, Fırtına ve çağlayan dereleri boyunca sadece yumurta bırakmak için seyahat eden deniz alalarının derelerdeki üreme faaliyetlerini görmek ve izlemek dikkate değer bir olaydır. Her yıl yumurtalarını söz konusu derelerin aynı yerlerine bırakan deniz alaları Ağustos ve Eylül aylarında tekrar denize dönmektedirler. Kaçkar Dağlarında (3932 m) oldukça fazla buzul gölleri bulunmaktadır. Kaçkar Dağları'nda yükseltinin kısa mesafelerde artması yaylacılık etkinliklerine bağlı bir takım geçici yerleşmelerin de kurulmasına doğrudan etkili olmuştur. Ülkemizin önemli zirvelerinden birisine sahip olan Kaçkar Dağları'nda aktüel buzullaşmanın ve diğer doğal değerlerin zenginliği dağcıları, turistleri ve bilim çevrelerini buraya çekmiştir. |
|||
Verçenik Yaylası (Orta yayla)
Rakım
:2600 m
Ulaşım :Çamlıhemşin'den 60 km dir. Araba ve yaya olarak olarak ulaşılabilir. Kaçkar'lara Hemşin vadisi üzerinden,Verçenik yaylasından da tırmanmak mümkündür.Diğer noktalar;çat yaylası ve Kavron yaylasıdır. Konaklama Konaklama tesisi ve Lokanta yok. Kamp alanları fazlasıyla mevcut olup çadırınızla kamp yapabileceğiniz güvenli bir yayla. |
|||
Ulaşım : Çamlıhemşin'e bağlı.Araba ve yaya olarak ulaşılabilir.Bölgede Lazlar’ın kullandığı bir yayladır. Ayder’den Kavrun’a giderken, ilk sola sapıldığında Avusor yaylası yoluna girilmiş olur. Avusor yaylasının aşağı bölümü ahşap evleriyle birlikte genellikle taş evlerden oluşmuştur. Yaklaşık 50 ev mevcuttur. Yukarı yayla ise, çığ tehlikesinden dolayı genellikle bir insan boyundan kısadır. Özellikle soğuğa karşı tezekle örtülen bu evler, 50 civarındadır. Avusor yaylası, Kemerli Kaçkar dağının alt yerleşkesi olup, adını verdiği Avusor Gölü’yle de ünlüdür Özellikler |
|||
Ulaşım : Çamlıhemşin'den;Çat üzeri arabayla 2 saat sürmekte. Araba ve yaya olarak ulaşılabilir. Özellikler Çat yaylası istikametinde,Çat'a gelmeden Meydan köyünün aşağısından sağa dönerek araba ile 2 saatte gidebilirsiniz.Ya da Pazar'dan Hemşin yolu üzeri daha kısa zamanda gitmek mümkündür.İkinic yol daha düzgündür. Bu yaylaya Çayeli'ne bağlı köylerden daha çok gelmektedirler.Çok önceleri yaşanan su sorunu çözülmüş durumda. Aynı zamanda WC eksikliğinden kaynaklanan çevre kirliliği de ortadan kalkmış durumda.Bu konuda diğer yaylalara örnek olacağını ümit ediyoruz. |
|||
|
|||
Özellikler |
|||
Ulaşım :Çamlıhemşin ilçesinin 19 km. güney-doğusunda yer alan Ayder yaylasından 10 km. toprak yolla Aşağı Kavran yaylasına varılır. Ayder'den minibüs bulunabilir.Aşağı Kavran - Yukarı Kavran yaylal arası üç kilometredir. Özellikler
|
|||
Tipik yayla evlerini görebileceğiniz Elevit 1800 metre yükseklikte. Çoğunlukla büyük kente göçmüş yöre insanları yaz sezonunda iki-üç aylığına bölgeye geliyor. Konaklama imkanı bulanan Elevit’ten Haçevanak yaylasına üç saatlik bir yürüyüş yapılabilir. 80’lerden sonra yaşanan yangından sonra büyük bir yapılaşma sürecine giren Elevit yaylası aslında iki bölümden oluşuyor.Bu bölümlerin en büyüğü evlerin sayıca fazla olduğu ana vanağın(yayla evlerinin bulunduğu yerin) dışında, Tafteni olarak bilinen bölge ikinci gelmektedir.Tafteni aynı zamanda Haçevanak yaylasına geçenlerin de durağıdır. Elevit aslında yayla olarak bilinmesine rağmen, muhtarlığı da olması dolayısıyla köydür. Yeni adı da Yaylaköy’dür. Ama bu yeni isim pek kullanılmaz. Elevit yaylası Çamlıhemşin’e bağlı Küşüve ve Mollaveyis köyleri tarafından kullanılan, gelenekselin yanında modern evlerin de bulunduğu, Yok Yok adlı bir marketin de olduğu, gelenleri “Rakım:1800, Nüfus:Belirsiz” diye karşılayan, yazları da her daim şen olan bir yayla. Elevit'te eğlence her yıl Ağustos ayının 15'inden sonra yapılır. Eskiden bu aylarda ot biçimi olurmuş (Vartivor).Fakat zamanla şehire göçten dolayı bu gelenek yerini daha çok eğlencelere bırakmış. Elevit'te eğlence deyince akla,en çok horon gelir.Gündüz;yayla gezisi,piknikler ve futbol müsabakaları olduğundan genellikle horon akşam saatlerinde olur.Horonun zaman kısıtlaması yoktur.Gençler yorulana, horon evindeki tahtaları kırana ve sevdalılarına attıkları türküler bitenedek horon olur elevitte,her sene gelmek ister Elevitli. İşte böyledir Elevit Eğlenceleri... |
|||
Ulaşım :Çamlıhemşin'den 70 km dir. Araba ile 3 saat. Trevit yaylasından aşılarak geçilir. Aralrında bir tepe var.Bu yayla 4 kısımdan oluşmaktadır. Her kısma aynı köylüler gitmektedir. Çilingir, Ortaköy, Çaneva ve de karşı kısımda meleskur yaylası. Aynı zamanda Vadi üzerinde en büyük yayla olma özelliğine sahiptir. Palovit, Samistal, Kavron ,Ayder yaylalarına da geçit vermektedir.
|
|||
Ulaşım :Çamlıhemşinden Pokut üzeri yaya gidilirse 40-45 km. Eğer, Elevit üzeri, Trovit yaylası aşılarak Palovit yaylasına inilince dere içi aşağı doğru hareket edilirse 80-85 km de varabilirisiniz. Hareket noktası pazar ilçesi. Araba ve yaya olarak ulaşılabilir. Yaya, Pokut üzeri tercih edilmelidir.Kotençur’dan Amlakit yaylasına doğru giderken yaylacıların geleneksel horon yeri Poşğut Düzü’nden geçilir. Patika takip edilince ormanın hemen bitiminde kurulmuş, Palovit deresinin ikiye böldüğü Amlakit yaylasına ulaşılır. Amlakit coşkuyla kutladığı Vartavor şenliğiyle ünlüdür. Amlakit, Palovit Vadisi’nin bal ambarları olarak bilinen Meğo’ya geçiş noktasındadır. Bu vadiye geçişle birlikte,Palovit’in en tehlikeli bölgelerine girilmiş olur. Bitki örtüsü zaman zaman insanların ulaşımını aksatabilir. Amlakit yaylasına beş yıl önce yapılan araç yolu daha çok insanın yaylaya gelmesine olanak tanımışsa da, bu vadinin ekolojik dengesini tahrip eden bir seyir almıştır. Amlakit yaylası halen, Aşağı Vice, Hala, Habak köyleri tarafından kullanılmaktadır Özellikler |
|||
Samistal’dan Kavrun geçidine oradan da doğal yaşlı ormanların içinden geçilerek Maçkun Boğazına varılır. Maçkun bu tarihi yolun çokça kullanıldığı zamanlarda katırcıların uğrak yerlerinden biriydi. Susadığınız yerde beliriveren kaynak sularını, bölgenin orman içindeki en büyük düzlüklerinden Eğnedap’ı ve artık insanlara küskün patikaları geri bırakınca da Pokut yaylasına varılır. Pokut sırtının güney yamacına kurulmuş yayla evleri, zaman zaman Meğo ve Ayder Vadisi’ne biriken yerdumanı sayesinde bulutların üzerine dizilmiş inci tanelerini andırır. Yaylada hayvancılık yok. Sakinleri Ağustos ayı boyunca yaylaya çıkıp evlerini şenlendirir ve birkaç günlük tatillerini burada geçirir. Onun için yayla yaşantısının biraz modernleştiği göze çarpar. Karanlık çökmeden Pokut sırtına tırmanışa geçilirse Karadeniz’de günbatımı bu kez deniz kenarından değil, iki binli metrelerden seyredilebilir. Kaçkarlar tüm görkemiyle çıkar karşınıza. Pokut yaylası yıllar önce mera niteliğinde bir yerken, yayla sakinleri yukarı yaylaları Samistal’ı tercih ediyordu. Hemen hemen her Hemşin yaylasında olduğu gibi devam ettirilen yukarı yayla geleneği devam ediyordu. Ancak 70’lerin sonuna doğru Pokut tercih edilmeye başlayınca Samistal’da giderek tenhalaşmaya başladı. Pokut, Palovit Vadisi’nin üstünde 2000’li rakımlarda bir yayla ve yıllar önce bal sağımı yapılan Meğo’ya da yakın bir yer. Yayla sakinleri de Meğo’nun yakın olmasını fırsat bilerek, karakovan ballarını burada üretirlermiş. Ancak bu da artık olmayan bir gelenek ve uğraşı olarak tarihteki yerinin çoktan aldı. Pokut yaylası, Çamlıhemşin’in Makrevis, Ortan ve Pogina köyleri tarafından kullanılan bir yayla. Eskisi kadar canlı olmasa da, sevenleri yaylayı yazın ziyaret ediyor. Çamlıhemşin’e yakın olan yaylaya yapılan araç yolunun bozuk olması da ulaşımı aksatan bir etken. Pokut’ta bahsedilecek en önemli şeylerden biri de ahşap mimarinin en güzel örneklerini barındırması. 50 kadar evin bulunduğu Pokut’ta tüm evler ahşap olmakla birlikte, en eski evin 250 yıllık olduğu biliniyor.
|
|||
Ulaşım :Çamlıhemşin'den 60 km dir.Garmik yaylasına ulaşım araba ile burada son bulmaktadır. Çat -Elevit üzeri araba ve yaya olarak ulaşılabilir. .Araba ile 3 saat. Özellikler :Yıllar öncesinden misafir konağı yapılmıştı fakat şimdilerde bu faaliyete rastlanmakta. 1 Bakkal, 1 Kahvehane ve 1 Pansiyon mevcut.
|
|||
|
|||
Ulaşım : Çamlıhemşin'den 70-75 km dir. Trovit'ten yukarı dere içi. Torvit'e kadar araba ile daha sonra 2,5 saat yürüyerek varabilirisniz. Bu yaylaya araba yolu yok. Ulaşım : Ayder yaylası üzerinden geçilerek, Kavron yaylası istikametindedir.Ayrıca buraya, Palovit yaylasından yaya olarakta aşabilrisiniz. Araba ve yaya.Araba ile Ayder yaylasından. Ve Palovi'e kadar da araba ile gidip oradan yaya gitmeniz de mümkündür. Ulaşım : Çamlıhemşin'den 80 km dir. Palovit yaylası üzerinden sağ tarafa (dere içi yukarı) doğru hareket edilmeli. |
|||
Ulaşım :Kito yaylasından sonra araba ile 30 dakika Araba ve yaya olarak ulaşılabilir. Ulaşım : Buraya hem Ayder üzerinden ,hem de Palovit yaylasından varabilirsiniz. Eğer araba ile gidecekseniz Ayder güzergahını kullanmanız tavsiye edilir. Daha kısa zamanda ulaşırsınız. İkinci varış rotası ise;Palovit'e kadar araba ile gittikten sonra yaya olarak yaklaşık 2 saat yürüyerekte varmanız mümkün.Araba ve yaya.Araba ile Ayder'den.Yaya Palovit üzerindne aşılarak Rize'nin arazi yapısı ülkemizin en genç, en engebeli sıradağları sayesinde güneyinden, doğusundan ve sınırlarımızın dışında kuzeyinden tecrit edilmiş olması yüzünden yalnızca batı ve kuzeybatıdan esen nemli rüzgarların ulaşmasına izin vermektedir. Kuzeyden esen soğuk rüzgarların perdelenmesi ve batıdan yamaçlara ulaşan nemli rüzgarların sıradağları aşamaması, yöreye yağışlı ve ılıman bir iklim kazandırmıştır. Bu durum narenciyeye kadar varabilen çok zengin floranın özellikle kıyı kesiminde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Kıyıdan iç kesimlere yükseldikçe çam, ladin, kestane, ceviz, gürgen, pelit, ardıç vb. türlerinden oluşan orman alanları 2000-2500 metre yükseltilerdeki yaylalarda yalnız çam türleri ile son bulmaktadır. Ülkemizin en yağışlı bölgesi olması, Rize sıradağlarının denize yönelmiş yamaçlarında kıyıya dik inen çayların ve derelerin zamanla yataklarını aşındırmasına ve derin vadilerin oluşmasına neden olmuştur. Bu engebeli ve çok hareketli topografya yöreye farklı bir karakter kazandırmıştır. Bu yüzden yöre insanı yaşamını devam ettirebilmesi için doğanın olumsuz etkilerini kendi lehine çevirmek üzere sürekli mücadele vermiştir. TEMİZ HAVASI VE ŞİRİN DOĞASIYLA ... TADINA DOYAMAYACAĞINIZ YERLER.
İkizdere İlçemizde muhteşem doğa harikası Çağrankaya yaylası ve bununla birlikte oldukça şifalı , bazı hastalıklara iyi gelen ve yaklaşık 60°C sıcaklıktaki termal ilicalar bulunmaktadır. |
|||
ANZER YAYLASI-İKİZDERE
Rize'ye 76 km mesafede ve 3.000 m. yükseklikte bulunan bu yayla ikizdere ilçesindedir. Doğal güzellikleri ve yayla çiçekleri ile ünlü olan bu yaylanın adını tüm Dünyaya duyuran ise meşhur ANZER BALI dır.
Anzer
Balı Dünyada sadece Rize'deki Anzer
Yaylası'nda bulunuyor. Özel
arılar tarafından özel çiçeklerden alınan polenlerden oluşuyor bu bal.
Hem de koskoca bir yılda 60-65 kilo ancak toplanabiliyor. Hem az, hem de
gıda olarak zengin olunca fiyatı da böyle yüksek oluyor tabii. Anzer
Yaylası'nda yaşayanlar yılların karakovanlarını tavan aralarına
kaldırmış, fenni kovanlarla üretime devam ediyorlar. Ediyorlar da...
Anzer balı'na sahip olmak hiç de kolay değil. Bal nasıl büyülü birşeyse,
tılsım çiçeklerle arılarda. Anzer Yaylası, 1200 metre yükseklikte
kurulu. Sırtını dayadığı dağlar gün boyu dumanlı. Hele bu mevsimde bir
hayli soğuk. Ama bahar ayları yayla tepeden tırnağa çiçeğe bürünüyor.
Ama ne çiçek. Sadece Ayder'de yetişen 35 çiçek var. Bu 35 çiçeğin
dışında, yüzden fazla çeşit çiçek daha yetişiyor Ayder'de. Rengarenk ve
çeşit çeşit kokulu. Arıların özelliği : Bunca değişik çiçeğin aromasını işlemek, ona milyonluk değer kazandırmak da arıların işi tabii. Bu arılar, bildiğimiz bal arılarına pek benzemiyor. Çünkü dünyanın en dayanıklı arıları. Zaten 1200 metrede yaşayabilmeleri bu dayanıklıklarının bir kanıtı. Bir başka özellikleri de 5 bin metre yükseklikte çiftleşmeleri. Bir kovanın içinde ortalama 3 bin arı büyük bir işbölümüyle yaşıyorlar. TSE onaylı bal :Bal üretme işi bahar aylarında başlıyor ve Ağustos ayına kadar sürüyor. Sonra peteklerdeki ballar süzülüyor ve TSE tarafından onaylanıyor. Piyasaya satışa sunulduğunda bir kiloluk kavanoz 50 milyona alıcı buluyor. Peki arılar kış aylarında ne yapıyor sorusunun yanıtı şöyle: Kovan içinde yaşıyorlar. Soğuktan etkilenmemek için kovandan çıkmıyorlar. Bu arada arıların sahibi bol şekerli şerbet yapıp kovanın içine koyuyor ve arıları kış ayı boyunca besliyor.Anzer balının bugün kansere ve solunum hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Anzer Balı Hakkında geniş bilgi ve satışı ile ilgili bilgiler için Tıklayın |
|||
YAYLA HAYATI Yayla hayatı Haziran ayının başından Eylül ayının ilk haftasına kadar sürüp giden üç aylık bir dönemi kapsar. Havalara göre bu süre azalıp, kısalabilir. Yaylada günlük hayat çok erken başlar. Sabah erkenden kalkılıp, sığırlar sağılırdı. Sütün kaymağı alınıp kaymak kabında, kaymağı alınmış süt ise peynir kazanında biriktirilir. Güneş doğarken hayvanlar çözülür ve yayıma bırakılır. Hayvanlar yayıma (otlak alanı) götürüldükten sonra ahırın gübresi temizlenir. Gübrenin temizlenmesinde ağzı geniş bir kazma ile, "süpürgelik" denilen dalları sert ve esnek yapıda olan bir cins çalıdan yapılmış ahır süpürgeleri kullanılır. Ahırın ortasında toplanan gübre, evin önünde uygun bir yerde biriktirildiği gibi sepetlerle çayırlıklara götürülüp serpilir. Bazen de günlük gübre ahırın iç duvar yüzeyine ya da taşların üzerine yapıştırılarak kurutulmaya bırakılır. Bir müddet sonra kuruyan gübreler "tezek" haline gelir. Bunlar odunu yanında ek yakacak olarak kullanılır. Yaylacının günlük işlerinin başınada, sağılan sütü değerlendirmek gerekir. Peynir kazanında toplanan kaymağı alınmış süt, belli bire kıvama geldiğinde peynir yapılır. Peynir suyu kaynatılarak tülbentten yapılmış minci torbalarına dökülerek süzdürülür. Bu şekilde elde edilen paeynir ve minci tuzlandıktan sonra peynir ve minci kaplarınak onulur. Kaymak kabı dolduğunda yayık yapma zamanı gelmiş demektir. Yayık vurma işi için yaylacı, diğer komşuları yardıma çağırır. Genellikle her yaylada ortak olan birkaç yayık bulunur. Atma türkülerle şenlenen yayık evinde elde edilenyağ, yıkanıp tuzlandıktan sonra yağ kaplarına basılır. O gün için hazırlanan yemekler yenir ve dağılınırdı.
|
|||
Ot Biçimi : Yayla hayatının en hareketli dönemidir. Temmuz ayının sonlarına doğru otlar iyice büyüyünce, dere ve ırmaklardan arklar açarak çayırlıklara verilen su kesilir. Bundan gaye otun çürümesini önlemek ve biçmeyi kolaylaştırmaktadır. Ağustos ayına gelindiğinde otlar biçilecek seviyeye gelmiş olur. Ot biçimi için güneşli günler tercih edilir. Çayırlıkların düzgün olan kısımlar tırpanla "kerendi" taşlık ve çok dar alanlar ise orak ile biçilir.
Biçilip depolanan kuru ot, yaz başı ve güz dönemlerinde havaların soğuk ve yağışlı gitmesi ya da otlarınazalması halinde ek yiyecek olarak hayvanlara verilir. "Güz Köçi" diye adlandırılan yala dönüşü Eylül ayının ilk haftalarına rastlar. Otların sararması ve havaların soğuması ile birlikte yaylacılar tekrar mezra ve köylere döner.
|
|||
Kaçkar Dağlarındaki krater gölleri Çamlıhemşin ve İkizdere ilçelerini sahip olduğu harikalardır. Rize’de kışlar ve yazlar ılık geçer.yıllık sıcaklık ortalaması +14 civarındadır.bölge türkiye’nin en çok yağış alan yeridir.Yılda m2’ye 2510 kg yağış düşer.Bu iklim özelliklerine göre yörede Akdeniz bitkileri turunçgiller ve çay yetişir. Ormanlar da en çok kayın, meşe, kestane, ıhlamur, ladin, kızılağaç ve orman gülü bulunur. Ormanlarda kurt, ayı, yaban domuzu, çatal boynuzlu dağ keçisi,huş tavuğu ve kuşlar bulunur. Bölge kuş gözlemciliği için de uygun bir ortam oluşturur. KAÇKAR DAĞLARI MİLLİ PARKI Kaçkar Dağları Milli Parkı 51.550 Hektar Alanı
kapsamaktadır. Milli Parkın Büyük bir bölümü Rize İli Çamlıhemşin İlçesi ve
bir kısmı da Artvin İli Yusufeli İlçesi sınırları dahilinde kalmaktadır. FAUNA Fauna açısından da zengin olan Kaçkar Dağlarında
yaban keçisi, kurt, ayı, domuz, tilki, geyik, sansar, çakal, kuşlardan
sülün, kartal, doğan, atmaca, şahin, yaban tavuğu vb. yaban hayvanları
bulunmaktadır.
AKTİVİTELER -DOĞA SPORLARI Başta Fırtına Deresi ve Hemsin Deresi olmak üzere; bitki çeşitliliği ve zenginliği ile fauna çeşitliliğinin yoğunlaştığı bütün vadiler görülmeye değer niteliktedir. Fırtana Deresi vadisi'nde yer alan Zilkale Harabeleri kültürel acıdan önemli bir değer taşır. Aynı zamanda yörenin sosyal, kültürel ve ekonomik mekansal görüntüsünü sergileyen yayla yerleşimleri hem doğaya uyumu, hem de mimari değerleri ile ziyaretçileri etkileyici özellikler taşımaktadır. Bu yayla yerleşimlerinin başlıcaları Ayder Yaylası ve Ayder kaplıcalarıdır.Ayder Yaylası yerleşim alanı yakınında günübirlik kullanıma yönelik hizmet sunan düzenlenmiş saha mevcuttur. Milli park ayrıca doğa yürüyüş sporuna uygun topografyası ile dağcılık faaliyetlerine olanak sağlamaktadır.Milli parkın, çamlıhemşin ilçesi, Ayder Yaylası başta olmak üzere yayla yerleşim alanlarının bazı bölümlerinde kontrollü olarak çadır ve karavanla konaklama yapılabilmektedir AKARSU SPORLARI Rize’de akarsu sporları
meraklılarını buluşturan en ideal yer Fırtına Deresi olarak öne
çıkmaktadır.
DAĞCILIK
Doğu Karadeniz dağ sıraları
ile Türkiye’nin en yüksek zirvelerini sınırları içine alan kent,
dağcılık sporu için bir cennet durumundadır. Bu sıradağların en yüksek
zirvesi olan Kaçkar ( 3937 m), Türkiye’nin 4. yüksek dağıdır ve kuzey
yüzünde biri Türkiye’nin 3. en büyüğü olan iki büyük buzul kütlesine
sahiptir. Rize İlinin Erzurum-Artvin sınırını da teşkil eden Doğu
Karadeniz Dağları, Verçenik Dağı ( 3709 m), Bulut Dağı (3562 m) ve
Altıparmak Dağı 3492 m) gibi yüksek zirvelerle de anılırlar. DOĞA YÜRÜYÜŞÜ Rize turizminin en önemli turizm seçeneğidir. Doğa yürüyüşü en basitinden en zoruna kadar bütün fırsatları sunar. Bu anlamda Turizm seçeneği olarak doğa yürüyüşü ilimizde bir başkent konumundadır. Her mevsim yapılabilecek bir aktivitedir, doğa yürüyüşü burada. Dinlenmek, spor yapmak, fotoğraf çekmek, kuş gözlemciliği ve botanik gibi bir çok ilgi alanını tek etkinliğin içinde yapabileceğiniz doğa yürüyüşleri için köy ve yayla yolları, patikalar ile pek çok alternatifler sunar.
Dünya’nın en heyecanlı doğa sporlarından biri olarak gösterilen heliski, yakın zamana kadar sadece İsviçre Alplerinde, Himalayalarda ve Kanada dağlarında yapılıyordu. 2004 yılından itibaren, Avrupalı kayak tutkunları için Kaçkar Dağlarına turlar düzenlenmeye başlandı. Ayder Yaylasında konaklayan kayakçılar ve snowboardçular helikopterle Kaçkar Dağlarının sarp tepelerine ulaşıyor ve dağların eteklerine doğru serbest stilde iniş yapıyorlar. Yalnızca profesyonel kayakçılar tarafından yapılan bu spor, özel malzemeler ve tecrübe gerektiriyor. Her yıl ocak-nisan aylarında yapılan heliski Kaçkarların eteklerinde Ayder, İkizdere ve Ovit ve diğer yüksek rakımlı bölgelerde kayak tutkunlarını buluşturmaktadır. Heliski sayesinde bölgede kayak sporunun geliştirilmesi noktasında önemli çalışmalar başlatılmıştır. Yılda yaklaşık 500 kayak sever heliksi kayak sporu yapmak için ilimize g |